Anlatıda aşırı duygusallık, ahlaki kutuplaşma, açık bir kötülük, iyinin acı çekmesi, abartılı ifadeler, entrikalar, şaşırtıcı değişiklikler kullanılır. Karakterlerin psikolojik derinliği yoktur, içsel çatışmalardan çok yüzeysel bir tipleştirme ve kavramsallaştırma kullanılır 3. Melodram akılcılığın öne çıktığı, geleneksele dair değerlerin sorgulanıp yıkıldığı bir geçiş döneminde verilen modern bir tepkidir. Dolayısıyla nostaljiktir, modernle geleneksel arasında salınır. Trajedi soyluysa, melodram avamdır ve geniş halk kitlelerini hedef alır. Melodram bir tür olmaktan çok bir biçim modalite,form olarak anlaşılmalıdır. Tiyatrodan romana her türe eklemlenebilen paraziter bir biçimdir. Atina demokrasisinin belli bir döneminde MÖ 5yy bir asırlık kısa sayılabilecek bir çağa damgasını vurmuş tragedyalar, ev ile şehrin, mitos ile logosun, gelenekle yasanın çelişkilerini ortaya koyan siyasi bir taşlama olarak düşünülebilir 5. Demokrasi de trajedi de özünde iyilerin, fikirlerin yarışıdır. Tragedya kahramanların, mitolojik karakterlerin başına gelen talihsiz olayları, bu kişilerin düşüşünü anlatır. Talih zorunluluktur ve talihin gözü kördür Marx, zorunluluk anlaşılmazsa kördür, diyecektir. Trajik kahraman sağduyu veya rasyonel zihinle anlaşılamayacak güçlerin neden olduğu bir felaketle mahvolur. Modern trajik anlayışımıza en önemli katkılardan birini yapan Schophenaur, insan yaşamını, varoluşunu trajik olarak tanımlamıştır. Nietzsche ise kavrama duygu ve arzuyla aklın birleşiminden doğan olumlu bir anlam yüklemiştir. Manav Halil Seks Hikaye insan yaşamdan vazgeçerek onu yeniden bulan kişidir. Modern trajik kavramı ile modern psikanalitik görüşler örtüştür. İnsan arzular: ötekini, ötekinin arzusunu öteki-için-olmak, Levinasötekinin arzusunu kendine yönelmesini. İmkansızı ister, acı çeker, bu acının merhemi ise imkansızı istemeyi istemektir. Yani arzumuzun imkânsız tatminin değil, arzulamayı dileyebiliriz. Melodram zemininde trajik bir aşk hikayesini anlatır. Film hem sinemamızın hem de yönetmenin tarihinde ayrıksı bir yerde durur. Ancak ödüllerden daha önemlisi filmin toplumsal belleğimizdeki yeridir. Abisel filmin unutulmazlar arasında olmasını üç faktörle özetler 10 :. Vesikalı Yârim, imkânsız aşk, bıçak yarası, tabaka, vesikalı kadın gibi gösterenleriyle tarihimizin ortak anlamlarını içeren hikâyedir. Edip Akbayram bu şiiri müzikleştirir. Cinselliği üzerinden para kazanan hayat kadınına, konsomatriste, dansöze, şarkıcıya sevda alt- kültürümüzün önemli bir öğesidir. Türkan Şoray, toplumsal belleğimizde tıpkı filmdeki gibi kaotik bir yer kaplar. Göz önündeki güzelliğiyle kışkırtıcı, meşhur kurallarıyla yasak kadın! Yakınlaştıkça uzaklaşan, baktıkça körleştiren, kuralları ile ulaşılmaz ödipal bir arzudur. Hem fahişe hem anne hem vesikalı hem de yar olabilecek iki farklı kadın olma durumunun birleşmesine dair fantazmayı içerir. Türkan Şoray imgesi hep bir fazlalıkla sarmalanmıştır. Mağden M. Monreo ile T. Kadın yaratığı onlar. Öyle fazlalar ki! Melodramlar döneminde melodram ile trajedi arasında salınan bir film yapar. Karakter içi ve arası, gerçekle arzu, melodramla trajedi, gece ile gündüz arası gelgitlerin filmidir Vesikalı Yârim. Sinemamızın ilk kült filmi olduğu söylenebilir. Yani yaşamı bir denge içerisinde sürer. Anlaşılan bazı geceler arkadaşlarıyla meyhaneye gidip içmeyi Manav Halil Seks Hikaye sever. Bir gece semtin dışına, şehrin merkezine gitmek isterler, ne olursa o gece olur.
Nilgün Abisel
Daha Önce Hiç Duymadığınız Cüretkar, Politik ve Orijinal 25 Eski Türk Filmi Böyle ce, ölçek ve oyuncunun yüzündeki ifade, farklı iki zamanın ve me kânın birbirine bağlanmasını. Evli ve mazbut bir adam olan manav Halil, (İzzet Günay) bir akşam arkadaşlarıyla eğlenmek için Beyoğlu'nda Çağlayan Saz'a gider. Daha ilk. Sabiha, manav dükkânındaki Halil'i uzaktan izlemektedir. Sosyal Bilimler | Kayda Değer Akademik MetinlerSabiha, vesikalı yar ya da arzu, izleyen herkes için kendi hayatlarından bir imkânsızlık olarak dışarı atılan ve geride, bir eksiklik olarak boşluk bırakan farklı şeylerin yerine geçebilir. Vesikalı Yarim'in toplumsal hafızamızda bu denli yer etmesi, onun Çağrıştırdığı bir dizi başka kültürel metnin varlığıyla da ilişkilidir. Anlar ki yolcu, yol görünür serviliklere Ancak, Halil'in ailesinden ve işinden uzaklaşıp Sabiha'yla birlikte yaşamaya başlamasından sonra çerçeve içindeki konumunda belir gin bir değişim gözlenmektedir. Sabiha: Tamam Halil. Gece ile gündüz arasında ki geçişler ve bu geçişlerin düzenliliği ortadan kalkar; bu ikisi ara sındaki net ayrım da belirsizleşir.
1. Susuz Yaz - 1963
Halil ile pavyonda çalışan Zehra'nın aşk öyküsü İkisi birbirini sever, ama Halil'in çevresi bu ilişkiyi onaylamaz; öte yandan Zehra'nın belalısı da. Evli ve mazbut bir adam olan manav Halil, (İzzet Günay) bir akşam arkadaşlarıyla eğlenmek için Beyoğlu'nda Çağlayan Saz'a gider. Babasının manav dükkânında müşteri bekler. Utangaçtır, kadın müşterilerin yüzüne bakamaz. Halil babasının kendisine kurduğu hayatı yaşar. Daha ilk. Sabiha, manav dükkânındaki Halil'i uzaktan izlemektedir. Böyle ce, ölçek ve oyuncunun yüzündeki ifade, farklı iki zamanın ve me kânın birbirine bağlanmasını.Sabiha onu hiç aramaz. Halil: Küpelerini Gemide filmini izleyenlerin mutlaka izlemesi gereken bir film. Politik sebeplerle Hakkari 'ye sürülen genç bir öğretmenin, bu sınır köyünde yaşayacağı tek mevsim olan kış mevsimi boyunca deneyimlediği tecrübeleri izliyoruz. Tiyatral köken olarak tragedyadan indirgenen bir tür olan melodram, tragedyanın sonsuzluk ve evrensellik temalı dünyasının yerini; burjuva sınıfının gündelik sorunları, sonlu ve yerel söylemleri alır. Melodramlar diyaloglardaki yoğunluk ve görselden çok diyaloğa dayalı ilerleyen uzun sahnelerle doludur. Biçimsel anlamda bakıldığında, filmin iç mekânlarda geçmesini bir başka açıdan okumak gerekmektedir. Bu aralık sadece jes tin anlamıyla ve ağlamayla değil, ayrıca bakış açılarının ve bilgi nin çakışmamasıyla doldurulur Brooks, 67; Neale, Kalbimi Kıra Kıra. Birçok kez vurgulandığı gibi Sabiha'nın çekiciliğini, büyüleyiciliğini ve Ha lil'in arzusunu kuran ilk fantazi çerçevesi sazdaki sahnedir. Her ikisi de yukarıda sözü edilen aralığı dolduran unsurlardır. İstanbullu Muhsin Bey, Türk musikisine ve çiçeklerine düşkün, değerlerine bağlı bir 'eski usül' adamdır. Mahallesinin sevilen adamı Mahsun, çok fakir ve tatlı bir adamdır. Film Eleştirisi. Sigarayı aynı pozda dudaklarının kenarına yerleştirmiş, aynı mağrur bakışla hoşça gülümsüyordu. Sabiha'nın kolunu tutar Sabiha: Canım acıyor. Anne'nin eli öpülür, eş ise annenin bir ikizi gibi konumla nır. Neale'ın da ifade ettiği gibi, kimi melodramlarda cinselliğin babaya ya da babanın mülküne aktarıldığına tanık oluruz 17 ; Vesikalı Yarim'de de benzer bir aktarım görürüz. İstanbul: Alan Yayıncılık. Jest ve mimiklerin bakışlarda örneğin etkileyi ciliği, başarısızlığın itirafı olmasının yanı sıra, başarısızlığın gide rilmesinin çaresiz talebi olmasından da kaynaklanır; jest ve mimik ler iletişimdeki aralığın, boşluğun ya da kaybın ortaya çıkması kar şılığında, "geri döndürülemezlik" ilkesinin bir defaya mahsus çiğ nenmesi talebidir. Tesadüfî gelişen olaylar kahramanları harekete sürükler, fakat bu harekete sürükleyen unsur irrasyonel rastlantılarla şekillenir. Onlar herhal de Marilyn'le Türkân Sultân kadın filan da değiller: kadın üstü, kadın karesi, kadın hülasası, esansı:. Dolayısıyla zaman, daha doğrusu kaçırılan zaman, melodram karakteri için hayat kadar acımasızdır. Sabah şerifleri hayrolsun. Türk Sineması Üzerine Yazılar. Tavandan sallanan bir dizi portakal fi lesinin diyagonal düzenlenişi aracılığıyla bakış, geride, arabadan inen Halil'e yönelir. Pera Palas patlaması. Ancak stüdyoda çıkarılabilecek bu kadar dumanı ağzıyla nasıl çıkarabiliyordu? Melodramı karakterize eden birleşme fantazisinin kökleri an neyle birleşmeyle özetlenebilecek nostaljik bir çocukluk fantazisi- ne dayanır. Tabii bize göre Vesikalı Yarim'de, birçok Yeşilçam filminde olduğu gibi feda kârlığın en sonunda öğrenilmesiyle sevgililerin birbirine kavuşma sına dayalı bir yapı da yoktur. Sabiha erzağı yerleştirirken şöyle der: "Halil, bu evi şim di seviyorum. Sabiha, başlangıçta geleneğin yanında modern kadını temsil eder. Yalnızım, yalnızlık tutuyor kan gibi, Bu korku yalnızlık korkusu gözlerimdeki, Bir sabah yapayalnız öleceğim belki, Ardımdan ağlayacak, yalnızlar rıhtımı Bu, manav dükkânıyla çevresini biçim bozumuna uğratarak onu gerçekte olduğundan farklı bir niteliğe büründüren tek genel çekim ölçeğidir. Filmin şarkılarını da Şükran Ay söyler.